Anarşizm Ne Değildir?

Anarşizmin ne olduğunu anlatma çabasında anarşizmin ne olmadığını incelemek yararlı olacaktır:
Komünizm: Pek çok anarşist komünalizm ve kolektivizm kavramlarına değer verse de, yakın zamanda çöken komünist totalitarizmi reddeder, ya da daha doğru bir ifade ile Marksist-Leninist komünist devleti. Marksistler ve anarşistler arasındaki 1870′lerde başlayan kopmanın nedeni Marksistlerin farklı bir isim altında otoriterizmi yaşatma çabalarıdır. Marksist-Leninist gruplar, anarşistlerin anti-otoriter ve bireylere azami özgürlük ilkelerini tamamen ihlâl eden öncü parti ve proleteryanın diktatörlüğü kavramlarına geleneksel olarak önem verirler. Geleneksel Marksizm devletin zaman içinde yok olacağını tahmin etse de, komünist rejim uygulamalarında tekrar tekrar gördüğümüz gibi devlet gücü üzerinde yoğunlaştırmakta ve onu oluşturanlar ise baskı ve kendi konforlarına düşkünlüğe saplanmaktadırlar.
Hürriyetçiler: Hürriyetçiler sık sık anarşistlerle karıştırılırlar, aslında pek çok açıdan örtüşmektedirler. Her ikisi de bireysel özgürlük ve devletin yok edilmesi konularına önem verirler. Hürriyetçilerin pek çoğu birincil önceliği bireye verir, ve bilinçli kendi çıkarını düşünme ilkesine dikkat çekerler. Pek çok anarşist ise karşılıklı yardımlaşma ve topluluğun tüm üyelerinin durumunun iyileştirilmesi üzerinde yoğunlaşırlar. Hürriyetçilik özellikle ekonomik bakış açısından ele alınabilir; müdahale edilmeyen serbest piyasa kapitalizmine azami değer veren hürriyetçiler (hatta bazı taraftarları kendilerini anarko-kapitalist olarak adlandırırlar), özel mülkiyetin korunması uğruna güç kullanılmasına olumlu bakarken, kişisel iktisadi kazancın azamileştirmesi çabasını engelleyen her türlü hükümet müdahalesine karşı çıkar ve aynı zamanda ekonomik (yani parasal) olmayan her türlü değeri de göz ardı ederler. Hürriyetçiler bir yandan anti-devletçilik taraftarlığı yaparken, diğer yandan ise bir çok diğer tahakküm ve hiyerarşi biçimine karşı çıkmazlar (hürriyetçi felsefede her zaman “en iyi olan var olur” ya da “ekonomik olan doğru olandır” gibi bir melodi duyulur); bu nedenle de toplumsal güç ilişkilerini, özellikle de ekonomik olanları, radikal bir şekilde değiştirmeyi amaçlamazlar. Anarşistler ise her zaman daha fazla toplumsal bakış açısını temsil ederler ve zenginin oransız bir şekilde fayda sağlayıp, daha az başarılı olanın aşırı zorluklarla karşılaştığı herhangi bir sistemi yıkma taraftarıdırlar. Anarşistler bireysel teşebbüs, zekâ ve yaratıcılığa önem verirken; aynı zamanda da bu bahsedilen niteliklere daha az ölçüde sahip olanlara da saygılı ve adaletli davranılması gerektiğini savunurlar. Nesnelciler* ise hürriyetçilerin aşırı bir şeklini temsil ederler. Hürriyetçi Parti seçim sisteminin reforme edilmesini, narkotik yasalarının kaldırılmasını ve hükümet düzenlemelerinin azaltılmasını gibi konuları savunan nispeten ılımlı bir oluşumdur. Hürriyetçilerin pek çoğu aslında “minanarşist”lerdir, yani asgari ve müdahaleci olmamak koşulu ile bir çeşit hükümetin var olması gerektiğini savunurlar. Anarşist bir toplumda ne tip bir ekonomik sistemin var olacağı sorusu ise cevapsız kalır. Bazı anarşistler her türlü sermaye ve piyasa ekonomisinin yıkılması gerektiğini savunurken, bazıları ise piyasa ekonomisi içinde tam katılımcı demokrasi ve işçi sahipliğini geçerli kılan bir sistemi tercih ederler; keza diğer bazı anarşistler ise çeşitli ekonomik sistemlerin birbirleri üzerine hakimiyet kurma eğilimine sahip olmadıkça bir arada var olabileceğini savunurlar.

Liberalizm: Bu ülkede[ABD'de] süregelen siyasi kavramlar anarşizmi solculukla, ve solculuğu liberalizm ile eş tutmaktadır. “Sol” kavramı 1990′larda oldukça sorunsal bir kavram haline gelmiştir, çünkü bugün mevcut olan modern siyaset geleneksel sol (liberal) / sağ (muhafazakâr) çeşitlemelerinin dışına düşmektedir. Anarşistlerin pek çoğu “ilerici” amaçları savunmakla beraber, bu anarşizme geleneksel siyasi yelpaze içinde yer verilmesini gerektirmez. Bazı teorisyenler bunu, ekonomik otoriterizmin ve toplumsal otoriterizm derecelerinin yatay ve düşey eksenleri oluşturduğu bir matriks içinde ifade etmeye çalışırlar; yani genellikle ekonomik liberalizmi savunanların toplumsal liberalizme karçı çıktığı, ya da tam tersi durumun olduğu bir durumu ifade ederler. Modern ilerici siyaset büyük ölçüde “politik bir kimlik” kavramı etrafında şekillenmiştir; yani asli ilgi ve işbirliği ırk, cins gibi temellerde şekillenir. Halen anarşistlerin büyük bir kısmı da aslen siyasal kimlik üzerinde şekillenmelerine rağmen, daha ayrıntılı bir anarşist felsefe insanların artık bu tip sınıflandırmalara gereksinimlerinin olmayacağı bir geleceği amaçlar. Liberaller mevcut sistemin reforme edilmesini (oy verme, lobi faaliyetleri ve gösteriler düzenleme araçları ile) hedeflerken; anarşistler daha radikal bir tutum içinde, bütün bozulmuş kurumların yenilenmesini ve devlet müdahalesinin hiçbir biçimini içermeyen doğrudan eylem yolu ile daha insancıl bir sistemin oluşturulmasının gerekli olduğunu savunurlar. Anarşistler gerek evrimci gerekse devrimci değişikliklerin geçerli olacağını savunurken, toplumun yeniden düzenlemesini gerçek anlamda başarmak için hiyerarşik tahakküm ilişkilerinin nerede olursa olsun yok edilmesi gerektiğinin farkındadırlar; bu tarihsel olarak liberallerin öncelik verdiği bir konu değildir. Anarşistler bu güç ilişkilerinin bizzat kendilerinin (ister kapitalist ya da komünist, isterse demokratik ya da totaliter olsun) sorunun kökenini oluşturduğunun, ve bu nedenle de çözüm için bir temel olamayacaklarının farkındadırlar. Bazı anarşistler, küçük ve yerel gelişmelerin bile değerli olduğu inancı ile oy kullanma ve protestolara dayanan aktivitelerin içinde yer alsalar da, asıl olarak bunların ara basamaklar olduğunun, gerçek ve nihai değişimi başarmak için bunların ötesine geçilmesi gerektiğinin farkındadırlar.
Nihilizm: Nihilizmin “her şeye karşı” sloganının aksine anarşistler rastgele şiddet, yıkıcılık ve “her koyun kendi bacağından” düzensizliklerine karşıdırlar (ama her zaman bu tavır içinde olupta kendilerini anarşist olarak nitelendirenler vardır). Anarşinin kaos ile özdeş olduğu fikri talihsiz bir kavram yanılmasıdır, özellikle güce sahip olupta otoritenin düzeni sağlamak için gerekli olduğuna inananlarca yayılmıştır. Anarşistler etkin, organize ve adil bir toplumun hiyerarşik olmayan, merkezden idare edilmeyen ve katılımcı temeller üzerinde başarılı olabileceğini savunurlar.

* Nesnelcilik ( ing. Objectivism): Kant, Descartes ve Dekartçılar insan zihninin bir tasarımı saydıkları, tasarımsal bir varlık olarak tanımladıkları nesne’yi insan zihninin dışında ve ondan bağımsız olarak varsaymışlardı. Zamanla bu bilimdışı olan bir yansızlık anlayışına dönüştü. Özellikle çağdaş burjuva felsefesinin siyasal amaçlarında yararlanmaya çalıştığı bu anlayış, dış gerçekliği hiç bir değerlendirmeye başvurmaksızın olduğu gibi ele almayı önerir. Bu anlayışa göre bilim yansız olmalı; örneğin toplumsal değişmeler sınıfsal açıdan değerlendirilmemelidir [çn].

Liz Highleyman'ın 1988 tarihli "Anarşizm'e Giriş" makalesinden alınmış olup, Anarşist Bakış tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir.

Hiç yorum yok: